Saturday, November 25, 2006

BALLI ÇÖREKLER....

4 comments

Annemle yaptığım BALLI ÇÖREK çok güzel oldu.O çöreği anneme yaptırana kadar dilimde tüy bitti.Çünkü annemin çok işi vardı.Ama sağolsun bir akşam annemle yapmaya başladık.Tüm malzemeleri hazırladık ve yaptık.Normalde poğaça kurabiye gibi şeyleri sevmem.Ama bu çöreğin tadı çok güzel oldu.Size bu güzel tarifi bulduğum kitabı anlatmak istiyorum.

BALLLI ÇÖREK KAFETERYASI

Sıla adında bir kız annesi ölünce babası ve teyzesiyle birlikte yaşamaya başlar.Babası Sıla üzülmesin diye annesiyle çok istediği kafeteryayı açar.Bu kafeteryanın ismini annesinin yaptığı en güzel çöreğin adını yani 'BALLI ÇÖREK KAFETERYASI' koyar.Ailecek orada çalışmaya başlarlar.Artık Sıla o kafeteryaya okulda sonra gider ora ile ilgilenir.Kafeteryasının bir bölümünü okuma köşesi yapar ve oraya bir sürü kitap koyar.Kafeteryaya gelen insanlar hayat öyküleriyle Sıla'nın hayatını neşelendirmektedir.......

Bence bu kitap çok güzel herkesin okumasını öneririm.Annem bu kitaptaki kızın annesinin ölümü falan filan var diye üzüleceğimi düşünüp almamıştı ama bir zaman sonra aldı.Herkese yine de okuyun derim .

HOŞÇAKALIN!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Tuesday, November 14, 2006

1 comments
Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş.Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş.Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış.Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş.Maymunun görevleri: "Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!"
------------------------------------------------------------------------------------------------

Saturday, November 11, 2006

FIKRALAR (TEMEL)

0 comments
Temel otobanda köklemiş gazı, gidiyor... Bakmış bir tabela: "YAVAŞLA 80 km." Hızını o an 80'e indirmiş Temel. Az sonra bir tabela daha: "YAVAŞLA 60 km." Temel 60'a inmiş. Merakla giderken yeniden bir tabela: "YAVAŞLA 40." - "Yolda çalışma var galiba!" deyip 40'a düşürmüş hızını. Epeyce sonra yine bir tabela: "YAVAŞLA 15 km." Talimata uyarak 15 km.'ye düşmüş Temel. Yolun en sağından tıngır mıngır gidiyor. Ama meraktan da çatlayacak. Uflaya puflaya bir saat daha gittikten sonra yeni bir tabela görmüş: "YAVAŞLA'YA HOŞ GELDİNİZ, NÜFUS: 2500"
------------------------------------------------------------------------------------------------

Temel ile Dursun promosyonlu meşrubat alırlar. Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar: - "Tekrar deneyin." Kapağı kapatıp yeniden açar ve okur: - "Tekrar deneyin." ... ... ... En sonunda sinirlenen Temel: - "Ula Tursun. Ha punlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pi şey çıkmadi."
------------------------------------------------------------------------------------------------

Yeni asker olan Temel'e komutanı sormuş: - "Savaşta siperdesin, sağ taraftan düşman askeri geldiğini gördün. Peki ne yaparsın?" Temel heyecanla cevap verir: - "Hemen çevirir silahımı üzerlerine ateş açarım komutanım." Komutan tekrar sormuş. - "Peki, karşıdan geliyorsa?" - "Karşıya ateş açarım, komutanım." - "Arkadan geliyorsa?" deyince komutan, Temel dayanamamış: - "Komutanım, bu ordunun benden başka askeri yok mu?"
------------------------------------------------------------------------------------------------

Temel Karayolları Müdürlüğünde işe alınmıştır; görevi ise yollardaki çizgileri çekmektir. Temel'e bir kutu boya ve fırça verilir. Temel çizgileri çekmeye başlar. Bir gün amiri gelir ve çizelgeye bakar; "1. gün 500 metre, 2. gün 300 metre, 3. gün 150 metre, 4. Gün 100 metre.." "Temel", der "her gün gittikçe tembelleşiyorsun galiba?" Temel cevap verir: "Aksine amirum daha çok çalışayrum lakin gün geçtikçe boya kutusundan daha fazla uzaklaşayrum."
------------------------------------------------------------------------------------------------

Temel ile Dursun bir gün ava gitmişler. İri bir geyik avlayıp geri dönerlerken çok ağır olan geyiği birer boynuzundan beraberce tutarak köylerine doğru yola koyulmuşlar. Köye beşyüz metre kala köyün yaşlılarından biri ile karşılaşmışlar. Adam geyiği görüp Temel ile Dursun'u tebrik ettikten sonra geyiği böyle taşımaları halinde etinin sertleşeceğini söyleyerek kuyruğundan çekerek taşımalarını önermiş. Temel ile Dursun da kuyruğundan çekerek taşımaya başlamışlar. Bir süre sonra çok yorulmuşlar ve Dursun Temel'e dönüp : - "Ula Temel biz yine eskisi gibi taşısak iyi olur. Baksana köyden epeyce uzaklaştık..."

Friday, November 10, 2006

FIKRALAR

2 comments
Doktorun kapısı birden açılır ve içeri genç bir adam girer.-"Doktor bey, her şey için çok teşekkür ederim. Siz harikabir insan, mükemmel bir doktorsunuz!"-"İyi de beyefendi, siz benim hastam değilsiniz ki..."-"Haklısınız efendim. Ben değil, amcam sizin hastanızdı.
Şimdi öldü ve bütün mirası bana kaldı!!!!!!
------------------------------------------------------------------------------------------------
Sekreteri, bir hayranının onu görmek istediğini söyleyince,Ünlü yazar bu isteği yerine getirmek ister. İçeri girenAdam, yazarın eskice bir kitabını uzatır ve konuşur:-"Efendim eşim size hayrandır, eserlerinizin hepsini aldı veBir solukta okudu. Rica etsem bu kitabı imzalayabilirMisiniz onun doğum günü için?"Duygulanan yazar, bir yandan imzalarken, bir yandan daKonuşur:-"Demek karınıza böyle bir sürpriz yapmayı planladınız..."-"Evet efendim. Müthiş bir sürpriz olacak onun için, çünkü
O benden bir kürk manto almamı bekliyordu..."
4 comments
SENİ SEVEN MEHMETİN

Sana çiçek getirdim dikkatini çekmek için,
Her sabah karşıladım bir gülücük görmek için,
Selam durdum en önde bir günaydın bekledim,
Okan'a gülümsedin bana selam vermedin.

Seni sevdim öğretmenim , yine de sevdim,
Bisikletim olsaydı inan sana verirdim,
Sabah kırağıda geldim, buzda, karda hep gelgim,
Çok üşüdüm öğretmenim 'üşümüşün' demedin.

Didem hastalanmıştı 'dideeem' dedin 'şebnem' dedin,
Züleyha'yı, Tolga'yı her fırsatta severdin,
Hasta oldum bilerek, bunu hiç fark etmezdin,
Sevgini kazanmayı birtek ben beceremedim.

'Yedi binlere kadar birer birer yazın' dedin,
Parmacıklarım tutuldu yazmaktan vazgeçmedim,
Defterine baktın Altuğ ile Fige'nin,
Dokuz yaprak doldurdum ödevimi görmedin,

Şiir verdin Nalan'a, Zuhal'in resmini övdün
Süreyya'ya güven verdin beni hiç mi sevmedin,
Gücensemde öğretmenim hiç kızmadım, renk vermedim,
Arka sıradaki Mehmet, seni seven Mehmetin.